Ödüller 4 Oscar Kazandı. Diğer 22 ödül & 23 adaylık.
Araba satıcısı Charlie Babbitt, görüşmediği babasının öldüğünü öğrenir ve Cincinnati'deki evlerine döner burada Raymond adında otistik bir ağabeyi olduğunu öğrenir. Ayrıca babasının 3 milyon dolarlık servetinin Raymond'un kaldığı akıl hastanesine verildiğini keşfeder. Babasının parasıyla motive olan Charlie, Raymond'u Los Angeles'a götürmek için tesisten dışarı çıkarır. Kardeşlerin kros gezisi her ikisinin de hayatını değiştirecektir. Kült filmlerden 1080p görüntü kalitesiyle Rain Man altyazılı izle yebilirsiniz.
Rain Man… Onu bir “izlenmesi gereken film” olarak sunmak neredeyse bir hakaret gibi gelir bana. Çünkü bu film, klasik izleyici beklentilerini tatmin etmeye yeltenmeyen, hatta yer yer onları sessizce sabote eden bir yapıta dönüştüğünde anlamını bulur. Bu yüzden, eğer hâlâ gündelik yaşamın açıklanabilir olduğunu sananlardansanız, bu filmi “beğenmeyebilirsiniz”. Ve tam da bu yüzden, izlemelisiniz.
Bu film, kolay anlatıların değil, suskunlukların filmi. Ne bağırarak konuşur, ne de susarak anlaşılır. Arada bir yerdedir – dilin yırtıldığı, duygunun henüz adı konmamış olduğu o bulanık arafa yakın. Rain Man, karakterleriyle değil, onların arasındaki mesafeyle konuşur. Bu mesafe fiziksel değil; duygusal, bilişsel, hatta varoluşsaldır. İzleyici olarak bu mesafeye sabretmek, kendi iç çölünüzde yürümek gibidir.
Kimi filmler bizi anlatır, kimileri bizden bahseder. Rain Man, her ikisini de yapmaz. O, bizdeki anlatı ihtiyacını sorgulatır. “Anlamak” için değil, “durmak” için izlenmesi gerekir. Çünkü bu film, anlamaktan çok fark etmeye çağırır.
Bir film size yalnızca “iyi bir hikâye” sunuyorsa, geçicidir. Ama Rain Man, belleğinizde anlamı sürekli dönüşen bir iz bırakır. Onu ne zaman hatırlarsanız hatırlayın, başka bir yerdensinizdir. Ve işte bu yüzden, Rain Man bir “izleme eylemi” değil, bir “temas”tır.
Açıkçası, sinemadan hız, gösteri, çözülmüş çatışmalar bekleyenler için bu film sıkıcı bile gelebilir. Ama kendini çoğu zaman anlaşılmamakla kutsayan, konuşmaktan çok bakan, çözümden çok karmaşaya inananlar için bu yapıt, sessiz bir fırtına gibidir.
İzleyin demem. Ama hazır değilseniz de yaklaşmayın. Çünkü bu film, size hikâye anlatmaz. Sizi yavaşlatır. Ve bazen yavaşlamak, en radikal devrim biçimidir.
Rain Man… Onu bir “izlenmesi gereken film” olarak sunmak neredeyse bir hakaret gibi gelir bana. Çünkü bu film, klasik izleyici beklentilerini tatmin etmeye yeltenmeyen, hatta yer yer onları sessizce sabote eden bir yapıta dönüştüğünde anlamını bulur. Bu yüzden, eğer hâlâ gündelik yaşamın açıklanabilir olduğunu sananlardansanız, bu filmi “beğenmeyebilirsiniz”. Ve tam da bu yüzden, izlemelisiniz.
Bu film, kolay anlatıların değil, suskunlukların filmi. Ne bağırarak konuşur, ne de susarak anlaşılır. Arada bir yerdedir – dilin yırtıldığı, duygunun henüz adı konmamış olduğu o bulanık arafa yakın. Rain Man, karakterleriyle değil, onların arasındaki mesafeyle konuşur. Bu mesafe fiziksel değil; duygusal, bilişsel, hatta varoluşsaldır. İzleyici olarak bu mesafeye sabretmek, kendi iç çölünüzde yürümek gibidir.
Kimi filmler bizi anlatır, kimileri bizden bahseder. Rain Man, her ikisini de yapmaz. O, bizdeki anlatı ihtiyacını sorgulatır. “Anlamak” için değil, “durmak” için izlenmesi gerekir. Çünkü bu film, anlamaktan çok fark etmeye çağırır.
Bir film size yalnızca “iyi bir hikâye” sunuyorsa, geçicidir. Ama Rain Man, belleğinizde anlamı sürekli dönüşen bir iz bırakır. Onu ne zaman hatırlarsanız hatırlayın, başka bir yerdensinizdir. Ve işte bu yüzden, Rain Man bir “izleme eylemi” değil, bir “temas”tır.
Açıkçası, sinemadan hız, gösteri, çözülmüş çatışmalar bekleyenler için bu film sıkıcı bile gelebilir. Ama kendini çoğu zaman anlaşılmamakla kutsayan, konuşmaktan çok bakan, çözümden çok karmaşaya inananlar için bu yapıt, sessiz bir fırtına gibidir.
İzleyin demem. Ama hazır değilseniz de yaklaşmayın. Çünkü bu film, size hikâye anlatmaz. Sizi yavaşlatır. Ve bazen yavaşlamak, en radikal devrim biçimidir.