Ödüller 3 Oscar Adaylığı. 16 ödül & 49 adaylık. total
Bir Hutu olan Paul Rusesabagina, Hôtel des Mille Collines'i yönetir ve Tutsi karısı ve üç çocuğuyla mutlu bir hayat yaşar. Ancak Hutu askeri güçleri Tutsi azınlığa karşı bir etnik temizlik kampanyası başlattığında, Paul mültecilerin oteline sığınmalarına izin vermek zorunda kalır. BM çekilirken Paul, daha sonra Ruanda soykırımı olarak bilinen artan şiddet karşısında Tutsi mültecileri korumak için tek başına mücadele etmelidir. Kült Filmlerden 1080p görüntü kalitesiyle Hotel Rwanda izle yebilirsiniz.
Bu yorum spoiler içermektedir. Okumak için tıklayın.
Site yönetimine teşekkür ediyorum. Sitede bulunan filmler özenle seçilmiş, sorgusuz sualsiz izlenecek cinsten.
Filmdeki Paul karakterinin gösterildiği gibi birisi olmadığı yönünde söylemler var.
Okan Okumuş:
hollywood’un bir insanlık dramını bile nasıl çarpıtabileceğinin mükemmel bir örneğini anlatacağım. ruanda’da birinci ağızdan dinledim.
“otel ruanda” filmini bilirsiniz, ruanda katliamı sırasında otelin müdürü ölümü göze alıp 1268 kişiyi otelde saklar ve ölümden kurtarır. geçen ay ruanda’nın başkenti kigali’de olayların yaşandığı otelin resepsiyonisti pasa mwenenganucye ile (hem de o otelde) buluştum. film baştan aşağı bir yalan üzerine kurulu. sadece paşa değil, kiminle konuştuysam aynı şeyi söyledi. otel yöneticisi paul tam bir sahtekar! bu paul denilen yaratık otelde kalanlardan para alıyor. para vermeyenleri otelden atmakla tehdit ediyor! bu da onların ölmeleri demek! kızılhaç’tan gelen ücretsiz gıda yardımına el koyuyor, otelin ahçılarına verip pişirtiyor ve yemeği otelde kalanlara parayla satıyor! dış dünyayla bağlantılarını kesmiş otelin, telefonu, hatta suyu kesmiş. oteldekiler günlerce havuzun klorlu suyunu içmek zorunda kalmışlar. filme bakarsanız paul, hutu liderlerine rüşvet olarak alkol veriyor ve böylece kurtarıyor tutsakları. işte en komik kısmı da burası. paul, hutu partisinde ileri gelen bir üye. otelde kalan herkesin isimlerini gizlice dışarıdaki hutu radyosu’na aktarıyor ve afişe ediyor. otelde bir katliamın yaşanma ihtimali çok azdı, bütün dünya orada tutsakların olduğunu biliyordu, birleşmiş milletlerin bir ofisi bile vardı. oteldeki tutsaklar da aslında değiş tokuş edildiler. tutsi ordusu rpf, hutuların ileri gelenlerinden asker ve ailelerini esir almıştı. filmde paul’un sayesinde kurtulurlar. gerçekte ne olur? o sırada paul havluları götürmesinler diye kontrol etmektedir çantalarını! paul, daha sonra hutu liderlerini koruduğu için savaş suçları mahkemesine çıkar, ifade verir. işte böyle bir adamı kahraman yaptı hollywood! paul, filmle kazandığı ünle ruanda’da soykırımda yetim kalan çocuklar için bir vakıf kurar. abd’de yüz binlerce dolar bağış toplar. sonra paranın çocuklara filan gitmediği anlaşılır. paul, parayı akrabalarına dağıttığını itiraf etmek zorunda kalır! vakfın ismi değişir. paul, savaş suçundan yargılandığında mahkemenin hükmü budur, aynen kopyalıyorum:
“he is strongly allied to extremist hutu faction” filmin yönetmeni terry george gerçek hayattakilerin iznini alırken diyor ki, “merak etmeyin, bu bir kurgu filmdir, önemli olan mesajımız” tabii filmin başına “gerçek hayattan esinlenilmiştir” yazısını bilerek koymuyor. seyredenler de zannediyor ki bunlar gerçekten yaşandı. yönetmen film gelirlerinin %5’inin ruanda’da hayatta kalan, kocasını kaybetmiş kadınlara aktarılacağını söyler. beş kuruş bile göndermezler! filmin ruanda’da değil de tamamen güney afrika’da çekilmiş olması bize bir şeyler söylüyor. bu kadar yalanla elbette ruanda’da çekilemezdi. aslında olayda iki büyük kahraman var. ilki “sınır tanımayan doktorlar örgütü”nün (msf) kurucularından biri olan fransız bernard kouchner. asıl büyük kahramansa filmde nick nolte rolünde izlediğiniz bm generali romeo dallaire. o da aynı oteldeydi ve paul’den tek kelime bahsetmez. gerçeklerle ilgili daha fazla bilgi almak isteyen kendisinin “şeytanla el sıkışmak” kitabını okusun ya da belgeselini de seyredebilirsiniz. ikinci doğruladığım kaynak da olaylar sırasında otelde olan (sonradan başsavcı yrd olacak) eduardo kayihura. kitabı her şeye ışık tutuyor. bu paul denen adam, otelde kalanların parası bitince bir bankayla anlaşıp onlardan otele bir temsilci göndermelerini istiyor. herkesin masraflarını çıkarıyor. sonra otelden ayrılmadan önce insanlara çekler imzalatıyor ve bu paraları tek tek tahsil ediyor. aklına takılıyor insanın, yahu bu katliamda yaklaşık 800 bin kişi öldü. böyle bir soykırımda hollywood’un bu kurguya neden ihtiyacı vardı? bu arada film çevrilmeden önce paul rusesabagina belçika’da taksi şoförlüğü yapıyordu. filmden sonra sayısız insan hakları ödülü aldı (!). üniversitelere çağrılıyor, konuşma başına para alıyor.
asla canlı olarak almıyor, sadece yazılı soru… onları da canı isterse cevaplıyor. filmden sonra ruanda’ya gidemedi, orada yaşayamadı. sadece 2 kez kısa süreliğine bulundu ve hemen belçika’daki evine geri döndü. bir büyük yalan daha. filmde güya yetim çocukları da kurtarır paul, otelde hayatta kalanlar bunun için ekstra övgüler alırlar izleyicilerden, odette nyiramilimo dayanamayıp yönetmene çıkışır, “terry, peki bu yetim çocuklar nereden çıktı?”
yetim çocuk filan yoktur ki o otelde.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın
1 yorum