Ödüller 1 Oscar Adaylığı. 9 ödül & 32 adaylık. total
1995'te Before Sunrise'da, trenle Viyana'ya seyahat eden Amerikalı Jesse, Paris'e giderken bir Fransız yüksek lisans öğrencisi olan Celine ile tanışır. Her ikisi de yirmili yaşlarında, birbirleriyle tamamen barışık olan ve kendileri için önemli olan şeyler hakkında özgürce konuşabilen ruh ikizleri olurlar. Viyana'da trenden inip birlikte keyifli bir gün geçirdikten sonra her şeyi büyülü bir akşamla kapatıyorlar. Ayrıldıklarında, ikisi de hayatlarının geri kalanında bu samimi deneyimin tadını çıkaracaklarını fark ederler. Dokuz yıl sonra, Jesse, yazdığı romanının tanıtımını yapmak için 10 şehirlik bir Avrupa turunun ardından Paris'te bulunuyor. Burada tekrar Celine ile karşılaşıyorlar ancak Jesse'nin uçuşu olduğu için zamanı kısıtlı... Kült Filmlerden 1080p görüntü kalitesiyle Before Sunset izle yebilirsiniz.
“before” üçlemesi en sevdiğim filmlerin içinde yer alır “before sunrise” bana göre en etkileyicisi tabiki de ama devamı olan “before sunset” da sürükleyiciliği olan,kendini izlettiren diyaloglarıyla kendini içine çeken bir film en sevdiğim beni en çok etkileyen sahne araç içinde kendi yaşamlarını anlatırlarken jesse “ama bazı rüyalar görüyorum rüyamda bir setin üzerinde duruyorum sen trenin içinde sürekli geçip duruyorsun geçip gidiyorsun sürekli geçip gidiyorsun ve ter içinde uyanıyorum başka bir rüyam daha var yatakta benim yanımda çıplaksın ve hamilesin sana dokunmak istiyorum ama sen hayır deyip başını çeviriyorsun ama ben yine de dokunuyorum bileğine dokunuyorum tenin öyle yumuşak ki ağlayarak uyanıyorum” ama uyandığında ki kendi karısıyla milyonlarca kilometre uzaklıkta hissettiği gerçeği anlattığı diyalog beni her keresinde duygulandırıyor.
İlkinden çok daha iyi
“before” üçlemesi en sevdiğim filmlerin içinde yer alır “before sunrise” bana göre en etkileyicisi tabiki de ama devamı olan “before sunset” da sürükleyiciliği olan,kendini izlettiren diyaloglarıyla kendini içine çeken bir film en sevdiğim beni en çok etkileyen sahne araç içinde kendi yaşamlarını anlatırlarken jesse “ama bazı rüyalar görüyorum rüyamda bir setin üzerinde duruyorum sen trenin içinde sürekli geçip duruyorsun geçip gidiyorsun sürekli geçip gidiyorsun ve ter içinde uyanıyorum başka bir rüyam daha var yatakta benim yanımda çıplaksın ve hamilesin sana dokunmak istiyorum ama sen hayır deyip başını çeviriyorsun ama ben yine de dokunuyorum bileğine dokunuyorum tenin öyle yumuşak ki ağlayarak uyanıyorum” ama uyandığında ki kendi karısıyla milyonlarca kilometre uzaklıkta hissettiği gerçeği anlattığı diyalog beni her keresinde duygulandırıyor.
İlkinden sonra beğenmedim.