Otuz uzun yıldan sonra, kır saçlı bir astrofizik profesörü olan Fanis, hasta baharat tüccarı büyükbabasını ve akıl hocasını ziyaret etmek için köklerine ve İstanbul'daki terk edilmiş evine döner. Fanis, hafıza şeridinde bir yolculuğa çıkarken - ilk aşkları, yemek tutkusunu ve onu bir insan olarak şekillendiren zor zamanları anımsayarak - birbirine sıkı sıkıya bağlı bir ailenin baharat kokulu hikayesi gözler önüne serilir.
“Ben İstanbulluyum.” İstanbullu olan herkesin seyretmesi gerek. Çünkü bu şehrin tarihini kitaplar yazmaz, gördüklerin ve yaşadıklarınla anlarsın İstanbul’un ne demek olduğunu. Onca yıkıma, onca gaddarlığa rağmen bu şehir hala ayaktaysa, içinde taşıdığı sevgi dolu insanlar yüzündendir.
“Ben İstanbulluyum.” İstanbullu olan herkesin seyretmesi gerek. Çünkü bu şehrin tarihini kitaplar yazmaz, gördüklerin ve yaşadıklarınla anlarsın İstanbul’un ne demek olduğunu. Onca yıkıma, onca gaddarlığa rağmen bu şehir hala ayaktaysa, içinde taşıdığı sevgi dolu insanlar yüzündendir.